"KURTULUŞ VE CUMHURİYET"
Hepsi profesyonel tiyatro sanatçısı olan Tiyatro PAS oyuncuları Türkiye’de bir ilke imza attı. Teması ‘Kurtuluş’ ve ‘Cumhuriyet’ olan bir dizi oyunu sahneye koydu. Projenin adı "Ben Serisi Kurtuluş". Dünyada ve Türkiye'de ilk kez, tek kişilik oyunlarla, Milli Mücadelenin kahramanları ve Milli Mücadele sahnede anlatılıyor. Bu oyunlar mutlaka bütün okullarda, şehirlerde ve ilçelerde sahnelenmelidir.
Bütün dünya kendi tarihini, efsanelerini, destanlarını, milli kahramanlarını görsel sanatlar yardımıyla hem kendi halkına hem de tüm dünyaya tanıtıyor. Ülkemizde, başta Amerika tarihi olmak üzere Avrupa’nın Asya’nın tarihi ve kahramanları romanlarla, tiyatro oyunlarıyla ve sinema filmleriyle çocukluğumuzdan beri bizlere seyrettiriliyor; bütün dünyaya pazarlanıyor. Sonradan sonradan öğrendik ki bu kahramanların çoğu hayali imiş. Hayali kahramanlar üzerinden kendi tarihlerini anlatıyorlarmış. Bu kültür emperyalizmine o günkü yöneticilerimizin neden müdahale etmediklerine şaşıyorum.
Bu gün bir eğitimci, bir yazar, tiyatroya emek veren biri olarak başkaldırıyorum; isyan ediyorum. İsyanımı da yazdığım eserlerle anlatmaya çalışıyorum.
… Ve diyorum ki Türk tarihinde ibret alınacak yüzlerce konu bulunmaktadır.
Tarihimizde başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere yüzlerce milli kahramanımız vardır. Yakın tarihimizde Büyük Güçlere karşı verdiğimiz amansız mücadelede, ders alınması gereken sayısız konu vardır.
Bu milli direniş mutlaka gençlerimize anlatılmalıdır.
İşte Tiyatro PAS bunu gerçekleştirmiştir:
Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı'nın son hamlesi olmuştu. 1699 tarihinde imzalanan Karlofça Antlaşması ile Gerileme Dönemi'ne giren, toprak kaybeden, savaşlarda yenilen Osmanlı, yaklaşık 200 yıldan sonra ilk kez kazanmanın zaferini yaşadı. Türk ordusunun zaferiyle sonuçlanan ilk taarruz muharebesi oldu. Başkumandanlık Meydan Muharebesi ile düşman ordusunun tümü yok edildi ve İngilizlerin, Yunanlıları ele geçirdiği yaklaşık 150.000 kilometrekarelik alan 14 gün gibi kısa bir sürede ele geçirildi.
Büyük Güçlerin hedefi Türkleri Anadolu’dan atmak, Asya bozkırlarına sürmekti; ama olmadı.
Balkan faciası yaşanmış; İzmir, İstanbul işgal edilmiş; ülkenin harici düşmanları İngiliz ve Yunanlılar Anadolu’nun içlerine sızmış; Ruslar Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya girmiş; Anadolu’nun her yerinde Rum ve Ermeni çeteler katliamlar yapmaya başlamış; dahili düşmanlardan Derviş Mehmet gibi İngiliz uşaklığına soyunmuş olanlar da silahlanıp vatanını, namusunu korumak isteyen Kuvayı Milliyeye ve milislere amansız bir savaş açmıştı; ama olmadı.
Ne yazık ki, bu bir zamanların en güçlü devletini ne Padişah Vahdettin savunabilmiş ne sadrazam Damat Ferit Paşa ve ne de diğer saraya yakın paşalar koruyabilmişti. Savunmak, korumak bir yana, Osmanlı’yı tarihten silmek isteyen İngilizlerden yana olmuşlar; İngiliz, Yunan ve diğer Büyük Güçlere karşı koymak isteyen Anadolu milislerine de karşı tavır almışlardı; ama olmadı.
Bin bir oyun, hile, entrika, fırıldak çevrilerek en önemlisi de kardeşi kardeşe düşürerek Osmanlı’yı yok etmek istemişlerdi; ama bu da olmadı. Olmadı; çünkü Osmanlı’nın küllerinden yeni bir Türk Devleti kurulmuştu.
Kuruluş ve Kurtuluş felsefesinin başındaki lider Mustafa Kemal Paşa halkıyla beraberdi çünkü. Savaşlardan yeni çıkmış orduların yanında yaşlı- genç, kadın- erkek sivil bir halk hareketi vardı. Liderine güvenen bu sivil halkın silahı yoktu silah temin etti, cephanesi yoktu cephane imal etti. Bununla da kalmadı silahı ve cephaneyi savaş meydanlarına taşıdı; düşmanla göğüs göğse mücadele etti.
Peki canlarını, ailelerini düşünmeden vatanları için cepheye koşanlar kimlerdi?
Bu insanlar Kastamonulu Şerife Bacı idi, Dragaşlı Zeynep Mido Çavuş, Nezahat Onbaşı, Halide Onbaşı, Kastamonulu Halime Çavuş, Kastamonulu Hafız Selman Hanım, Gördesli Makbule, Gördesli Halil Efe, Aydınlı Çete Emir Ayşe, Adanalı Tayyar Rahmiye, Tarsuslu Adile Onbaşı, Adanalı Kılavuz Hatice, Kadıköylü Saime Hanım, Antepli Yirik Fatma, Üsküdarlı Naciye Hanım, Erzurum Kız Lisesi Müdiresi Faika Hakkı, Adanalı Sultan Hanım, Vanlı Süreyya Hanım, Çanakkaleli Nazife Kadın, Domaniçli Habibe, Satı Çırpan Hanım, Tokatlı Fadime Ana idi bu unutulan kahramanlar.
Bu onur duyduğumuz insanlardan biri de Erzurumlu Üsteğmen Kara Fatma idi.
Bu kahramanlar sadece isimlerini bildiğimiz kadın kahramanlardır. Belki yüzlerce isimlerini bilmediğimiz kadın ve erkek kahramanlarımız da vardır. Erkek olsun kadın olsun bu kahramanlarımızın hepsi romanlarla, tiyatrolarla, sinema filmleriyle Türk milletine ve tüm dünyaya tanıtılmalıdır. Bu bizler için bir vefa borcudur.
Bu vefa borcunu, tiyatro oyuncusu Murat Batıkan Avcı tarafından İstanbul- Beykoz’da kurulan ve Genel Sanat Yönetmenliğini Sevtap Çapan’nın yaptığı Tiyatro P.A.S, “Seri Oyun” olarak sanat severlerin gündemine taşıdı. Seri oyunlar, ‘Kurtuluş’ ve ‘Cumhuriyet’ temalı düşünüldü. Milli Mücadelemizin 100. Yılında daha da anlam kazanan "Ben Serisi Kurtuluş" dünyada ve Türkiye 'de ilk kez, tek kişilik oyunlar şeklinde seyircinin karşısına çıkıyor.
Oyunlardan İlki:
Ben Kara Fatma
Yazan : Mehmet Dağıstanlı
Yöneten : Özgür Kaymak
Dramaturg: Belgi Paksoy
Sahne tasarım: Cihan Aşar
Işık: Hasan Demir
Kostüm: Onur Uğurlu
Müzik : Emrah Can Yaylı
Sosyal medya yönetmeni: Gülfer Işık
Oynayan : Sevtap Çapan
Genel Sanat Yönetmeni : Sevtap Çapan
İkinci oyun:
Ben Hasan Tahsin
Yazan : Cüneyt İngiz
Yöneten : Caner Bilginer
Dramaturg: Belgi Paksoy
Sahne tasarım: Cihan Aşar
Işık: Hasan Demir
Kostüm: Onur Uğurlu
Müzik : Emrah Can Yaylı
Oynayan : Murat Batıkan Avcı
Sosyal medya yönetmeni: Gülfer Işık
Genel Sanat Yönetmeni : Sevtap Çapan
Üçüncü oyun:
Ben Kazım Karabekir
Yazan : Cüneyt İngiz
Yöneten : Caner Bilginer
Dekor: Cihan Aşar
Işık: Hasan Demir
Kostüm: Onur Uğurlu
Müzik : Emrah Can Yaylı
Oynayan : Cüneyt İngiz
Genel Sanat Yönetmeni : Sevtap Çapan
Milli Mücadeleyi, Türk kahramanlarını, milli değerlerimizi ve tarihimize ışık tutmayı ön plana çıkarmayı amaçlayan ‘Ben Serisi Kurtuluş ve Cumhuriyet’ projesi, aslında Büyük Taarruzun, İstiklal Harbi’nin zaferle sonuçlanması adına, 100. Yılda Türk milletinin saygı duruşu olmalıdır. Bu onurlu direnişçilerin önünde eğilmek olmalıdır. Bu Milli heyecanın, milli coşkunun, toplumca yaşadığımız savaş hüznünün ülkemizin bütün sahnelerinde seyirciye sergilenmesi gerekir.
Tiyatro PAS bununla da kalmıyor, tüm seyirciye ulaşabilmek için emekli yurttaşlara indirimli bilet uygularken, şehit ve gazi ailelerinin birinci derece yakınlarına ise ücret almıyor.
Tarihten ders çıkarmasını bilmeyen ülkeler sömürge olmaya mahkum olmuşlardır. Tarih bunu böyle kaydetmiştir. Böyle bir ülke bağımsızlığını kaybeder. Gelişemez, üretemez ve emir almaya alışır. Böyle bir ülke bütün itibarını da kaybeder. Tarihten ders çıkarabilmek için bilme, akla güvenilmelidir. Japonya, Almanya bunu dünyada başaran nadir ülkelerdendir. Bu yüzden Almanya bu gün dünyanın en güçlü devletidir. Japonya tarihten çıkardığı dersler sayesinde insan gücü, ürettikleriyle yine dünyanın en güçlü devleti olmuştur. Üstelik bu ülkeler sanata en çok değer veren ülkelerdir. Bu şu demektir: Sanat ile gelişmişlik birlikte değerlendirilir. Osmanlı Devleti ise tarihte yaşadığı hataları görmezden geldi. Aynı hataları tekrar yaşadığı için 26 Ocak 1699 tarihinde imzalanan Karlofça Antlaşması ile Gerileme Dönemi'ne girdi. 30 Kasım 1918’de imzalana Mondros Antlaşması ile de tarihe karıştı. Hataları neydi: kardeş kardeşi vurmuştu; bilme, eğitime, üretime önem vermemişti; liyakatsız din adamlarını ve yöneticileri görevlendirmekle kendi çöküşünü hazırlamıştı. Böyle bir toplumda da sanatın var olması mümkün değildi zaten.
Türk tiyatro sanatına damga vurmuş genç tiyatro sanatçıları, tarihte yaşanan aynı hataları yaşamamak için tarihin derinliklerini sanat ile aydınlatmak istiyor. Özellikle Milli Mücadelenin her sayfası yazarlar için, tiyatrocular için, sinema sanatçıları için çok önemli konularla doludur.
Tiyatro PAS’ın hazırladığı ‘Ben Serisi Kurtuluş ve Cumhuriyet’ projesi böylesine önemli bir konuya hizmet etmektedir.
Mehmet Dağıstanlı
Eğitimci- Yazar
Yorumlar