Sokaklar bizim birlikte yaşadığımız, nefes aldığımız; sevinçli ve mutlu günlerimizi paylaştığımız, kederli ve hüzünlü günlerimizde ortak aradığımız; bütün sokak boyunca herkesin birbirini tanıdığı, günaydınlaştığımız, merhaba dediğimiz; kapı önlerinde hal hatır sorduğumuz evimizin bir parçası, ortak kullanım alanıydı. Bizim sokaklarımızda kapılar her daim açık olurdu. Her kapıyı kendi evimiz gibi bilirdik. Büyük olsun küçük olsun her evin sofrası sokakta yaşayan her insana açık olurdu. Lokmalar bölüşülürdü.
Büyük şehirlerde yüksek apartmanların ortaya çıkmasıyla bu bize, Türk Milletine has sokak kültür de yok olmaya başladı. Birleşen lokmalar ayrılmaya, komşuluklar unutulmaya, ‘günaydınlar, merhabalar, iyi akşamlar, nasılsınız ve teşekkür’ duyguları ağır gelmeye başladı. Günün yoğunluğu ve yorgunluğu, geçim sıkıntısı ile birleşince insanlar toplumdan uzaklaşmaya kendi kabuğuna çekilmeye zorlandı. İnsanın ruhsal sıkıntıları arttı. Bu sıkıntı çocuklara da yansıdı. Apartmanda yetişen çocuklar sokak rahatlığını yaşayamayınca okul ve ev koridorlarında sıkışır oldular; hayal kuramaz oldular elektronik araçlarla vakit geçirdiler. Biz, çocuklarımıza, toplumumuzu ayakta tutan, Türk zarafetini öne çıkaran ‘günaydın, merhaba, iyi akşamlar, nasılsınız ve teşekkür ederim’ gibi insani duygularımızı öğretemez olduk. Arayış içine düştük.
Ayvalık gibi şirin, sıcak, sade, doğal, insana huzur veren ve henüz sokak kültürünün kaybolmadığı bir kasabanın, küçük bir mahallesi sayılan Badavut’ta, birlikte yaşadığımız sokaklarımızda, yukarıda sıraladığımız o kaybolan değerlerimizi, sokak kültürümüzü bize hatırlatma fırsatı verdi. Badavut’un sakinleri bölgenin tüm sorunlarına rağmen sabırla direndiler. Alt yapının olmamasına direndiler; susuzluğa direndiler, sineğine direndiler, tozuna- toprağına direndiler. Her şeyden önemlisi, çocukluklarından beri yaşadıkları sokağın ruhu olan sokak kültürünün, yaşatılması gereğine direndiler; çünkü onlar, yıllardan beri birbirlerini tanıyan, sevinçlerine koşmuş, acılarını paylaşmış insanlardı. Herkes birbirini tanırdı bu sokaklarda. Akrabalıktan öte komşuluklar kurulmuştu. Bu yüzden, ‘günaydın, merhaba, iyi akşamlar, nasılsınız ve teşekkür ederim’ duyguları bu sokakta yaşamaya devam etmektedir.
Sokaklarında sabah saatlerinde söylenen her ‘günaydın’ komşuyu rahatsız etmemek için sessizce söylenir. Sabahın erken vaktinde gürültüyle konuşma hoş karşılanmaz. Sokağın ruhunu bilen kişi bir uçtan bir uca seslenmez, sokağa tükürmez, yere çöp atmaz, evinde işe yaramayan eşyasını uluorta sokağa bırakmaz, çöpleri toplamaya gelen görevliye yardımcı olur, otomobilini hızlı sürmez, gereksiz yere korna çalmaz, gece yasal olan belirli saatten sonra uyuyan insanı rahatsız edici konuşmalar yapmaz. Şüphesiz, bu yazılı olmayan kurallar, sokaklarımıza yabancı olanlar veya günübirlik gelenler tarafından yer yer aksatılabiliyor. Bu husus onlara yardımcı olunarak çözülebilir.
Nice sorunları atlatmış Badavut’un bundan sonraki hedefi bir baştan bir başa güzelleştirilmesidir. Evlerin dış görünüşleri, bahçe duvarları, bahçe aydınlatmaları, tüm sokakların, bahçelerin çiçeklendirilmesi, ağaçların budanması ve her apartman çevresinin temizliğidir. Hele hele bahçelere, bahçe kapılarına, sokaklara en çok yakışan ağaçlardan Begonvil’in Badavut’un her köşesine el birliği ile dikilmesi, tüm Badavutlular’ın hedefi olmalıdır. Elbette bir gün bunlar da hayata geçecektir. İsteğimiz apartman yöneticilerinin en kısa zamanda bir araya gelerek bu konuları gündeme getirmesi ve çözüm bulmasıdır. Anadolu’nun her köşesinden, Balkanlar’dan, Kafkaslar’dan gelerek aynı sokakta yaşayan bu güzide insanlar, inanıyoruz ki ortak değerimiz olan Badavut’un güzelleştirilmesini de başaracaktır.
Birlikte hareket ederek, elele vererek sokağın ruhu olan değerleri yaşatabiliriz. Bu değerler hepimiz için geçerlidir.
Badavut sakini…
Mehmet Dağıstanlı
Eğitimci- Yazar
Comentários