Değerli dostlar,
Canım ülkem Türkiye’m için hangi siyasi iktidar ülkemin yararına ne iş yaparsa önde ben giderim, desteklerim, alkışlarım; çünkü yapılan yararlı işler bilirim ki Türk milleti içindir.
Fabrika mı yapıldı alkışlarım, bilimsel eğitimin yapıldığı okullar mı açıldı alkışlarım, her köyüm her kasabam şişli gibi mi oldu, Kadıköy gibi, Çankaya gibi mi yapılacak alkışlarım,
Nobel ödülü alan bilim insanlarım mı var alkışlarım,
Dünyanın en gelişmiş otomobilini, bilgisayarını, uçağını, helikopterini mi yaptı alkışlarım; öğrencileri, öğretim üyeleri dünya bilim alanında buluşlar mı yaptı alkışlarım; tarım alanında en iyi ürünleri mi ürettik, tarımda dünyanın en iyi ülkesi mi olduk alkışlarım; toplumumuzda yeni düşünürler, hukukçular, bilim insanları mı yetişti alkışlarım... Evet bunları ve bu başarılar gibi her başarıyı alkışlarım, övünürüm, göğsüm kabarır...
Ve böyle bir siyasi iktidara, böyle bir iktidara, böyle başarılara imza atan bakanlara, böyle başarıların öncüsü olan cumhurbaşkanına saygı duyarım, önlerinde eğilirim.
Ama biz kendi işimiz, sanatımız, edebiyatımız ile ilgili işlerimizi yaparken bir gün bir haber alıyoruz: haberi anlamaya çalışıyoruz, araştırıyoruz, karşılaştırıyoruz sonuçta şaşırıp kalıyoruz!
Tıpkı Kaz Dağlarında orman katliamı haberi gibi:
Önce diyoruz ki bu haber yalandır. Belki dış güçler yapıyordur. Araştırıyoruz; bir de bakıyoruz ki böylesine bir orman katliamı bu güne kadar, yangınlar haricinde dünyada yapılmamış. Üstelik yabancı-Kanadalı bir firma Türkiye’ye geliyor, izin alıyor ve bilgi doğru ise 300 bine yakın ağaç kesiyor! Nedeni altın arayacakmış! Sonra bazı haberler duyuyoruz: altın değil uranyum diyor. Sonra Kanada'yı araştırıyoruz... Bu adamların bayraklarında çınar ağacı logosu var. Yani ağaca, ormana kutsal gözüyle bakıyorlar ve ülkede bir tane dahi ağacın kesilmesine izin vermiyorlar; ama aynı Kanadalı firma bizim ülkemizde, 300 bine yakın ağaç kesebiliyor... Bu sayı I. Dünya savaşında yapılan insan katliamından sonra ikinci katliamdır. İnsan yerine ağaç... Biraz daha derinlemesine araştırdığınızda sadece Kaz Dağları değil; Ordu'dan tutun, Finike’ye, Bodrum'a varıncaya kadar orman bulunan her yerde katliam olduğunu görüyorsunuz.
Soruyorsunuz, diyorlar ki; ‘Taş ocakları açılmasın mı? Maden ocakları açılmasın mı? Yol yapılmasın mı? Havaalanı yapılmasın mı? E, yapılsın da… Peki yabancı ülkeler böyle mi yapıyor? Kanada böyle mi yapıyor; Japonya böyle mi yapıyor; Almanya, İspanya, Fransa böyle mi yapıyor? Hayır... Aksine ağaçlarına dokunmaya müsaade etmiyorlar; ama işlerini hallediyorlar. Peki, bizde niçin böyle? Çevre mühendisleri nerede? Bilim insanları nerede? Üniversiteler nerede? Sanatçılar nerede? Siyasiler nerede?
Neden bu işin doğrusunu Türk milletine açıklamıyorlar?
Yetkililer açıklamazsa, biz de bu işin içinde bir şeylerin döndüğünü anlarız! Siyasi çıkarların olduğunu anlarız! Ülkenin topyekün mondros gibi teslim edildiğini anlarız!
Durum eğer böyle ise bu sorumluluğun altından hiç bir siyasi kalkamaz! Bu cumhurbaşkanı da olsa!
Son söz: ‘Nasıl kıydınız bunca cana!’
Mehmet Dağıstanlı
Araştırmacı-Yazar
Commentaires