DURULUR MU
Mehmet DAĞISTANLI
Palandöken kalk yerinden
Ahlar göğe çıktı durulur mu
Karlı yaylam çık bağından
Ahlar göğe çıktı durulur mu
Şahinim alıp götürdüler
Bir dereye kondurdular
Kan içinde bıraktılar
Yürek yandı durulur mu
Yetimlerim hepsi üç idi
Soframda aşım taş idi
Şahinim evde baş idi
Ağamsız evde durulur mu
Gam keder aldı gönlümü
Duman kapladı ömrümü
Genç yaşta eğdi böğrümü
Şahinsiz evde durulur mu
BU DA BİR KULUNDUR
Mehmet DAĞISTANLI
Sınarsın sabrını, Ey yüce Mevla gafur değil mi
Bu da bir kulundur, et ve kemik değil mi
Senden gelir afatlar, adline sual olunmaz
Karlı dağlarım kana bulandı, bu da zulüm değil mi
Kılıç çekti hilale, hüküm ver lütfuna gurban
Gül yüzlü cananı kaybettim, bu da hakkım değil mi
Kudurmuş cihan bu ne kindir ne ocaklar söndü
Adem’den geldik, insan Hak’ta Hak insanda* değil mi
Kulunu yaktılar, ahlar figan oldu Yanık Dere’de
Üç bin masum Ya Muhammet Allah kulu değil mi
*insan Hak’ta Hak insanda: Âşık İsmail Daimi’ye ait
AĞLADI DAĞLAR
Mehmet DAĞISTANLI
Kalenin içinde sehpaya çıktı
Utandı arından ağladı dağlar
Yedi yağlı urgan boyuna geçti
Utandı arından ağladı dağlar
Selimoğlu Sabri, Laz Yahya, Ali, Emoç
Bir de Kumludereli Hasan yedi koç
Gün gelir idamlar başlarda olur taç
Utandı arından ağladı dağlar
Gözlerim yandı görmez olaydım
Nice ki bir çare derman bulaydım
Yedi yiğidime hesap soraydım
Utandı arından ağladı dağlar
Yine derdim tazelendi göklere düştü
Yedi koç yiğit birden karlara düştü
Yeni tohumlar yeşerdi toprağa düştü
Utandı arından ağladı dağlar
AL KANLAR İÇİNDE
Mehmet DAĞISTANLI
Haberin olsun ey şehri kerem
Al kanlar içinde kaldı Erzurum
Arkadan vuran Allah’tan bulsun
Al kanlar içinde kaldı Erzurum
Yüce dağlarına kar mı düştü
Yaylam baskın yedin ar mı düştü
Ak saçlı yüreklere kor mu düştü
Al kanlar içinde kaldı Erzurum
Ilıcayla Yanık Dere arası
Murat Paşa’da ağlar anası
Tabip yokmuş kanar yarası
Al kanlar içinde kaldı Erzurum
Padişahlar, Paşalar gelir mi dize
Alaylar kurup göndersen bize
Ne gelirse Hak’tan inandık söze
Al kanlar içinde kaldı Erzurum
DÜNYA SANA KALIR MI
Mehmet DAĞISTANLI
Erzurum’un dereleri kan oldu
Topdağı’nın tozlu yolu sel oldu
Taze gelin gerdek günü nicoldu
El çek zalim el çek böyle zulüm olur mu
Ben ah etsem dünya sana kalır mı
Pencereden gördüler gül yüzlüm seni
Al beyaz duvaklım aldılar seni
Vurdular Yanık Dere’de sırtından seni
El çek zalim el çek böyle zulüm olur mu
Ben ah etsem dünya sana kalır mı
Yele verdim acımı yele verdim
Ak sakalı ak pürçeği yele verdim
Duaları sabırları yele verdim
El çek zalim el çek böyle zulüm olur mu
Ben ah etsem dünya sana kalır mı
Topdağı’nın eteğinde bir alev yangın
Ahali sürünür baygın mı baygın
Eşkıya süngüler doygun mu doygun
El çek zalim el çek böyle zulüm olur mu
Ben ah etsem dünya sana kalır mı
NEREDEYDİN
Mehmet DAĞISTANLI
Topdağı’nın eteğinde
Kara kuru dereyidin
Üç bin şehit kan içinde
Ey sultanım neredeydin
Neredeydin neredeydin
Yare bende neredeydin
Yanık Dere küsmem sana
Küssem çare olmaz bana
Ben sultana neyledim ki
Can dayanmaz akan kana
Neredeydin neredeydin
Çare bende neredeydin
Kavaklar’da Gölbaşı’nda
Na muratlar dağ başında
Feryadımı turnam duymuş
Ağlar anam yüz yaşında
Neredeydin neredeydin
Kahır bende neredeydin
Yanık Dere’de öter bülbül
Derdime dert katar bülbül
Dayanamam gayrı acıya
Atma beni nara bülbül
Neredeydin neredeydin
Kahır bende neredeydin
DEĞME FELEK DEĞME
Mehmet DAĞISTANLI
915 Şubatında Palandöken yollarında bağım var
Değme felek değme zalim, özge dinime benim
Ağıtlar, türküler yakılır tellerinde arım var
Değme felek değme zalim, özge dinime benim
12 Mart sabahında Yanık Dere köze dönmüş
Dört kitabım haktır Ya Muhammet közler küle dönmüş
Hak nebiler, enbiyalar, İsa, ey Musa kül güle dönmüş
Değme felek değme zalim, özge dinime benim
Sırtıma yüklediler bir şehir yükü düşmana varam diye
Atına atladı Gez Mahleli Nalbantoğlu, yağız şah ile
Üç bin gönüllü, kırma tüfek, yüz elli fişek desinler deli diye
Değme felek değme zalim, özge dinime benim
Toplandı Araplar düzünde korkusuz üç bin mert yürek
Dadaşlar hizaya girdi kimi ak saçlı kimi on beşlik bilek
Analar, bacılar, evlatlar başlar dik, hepsi birer deli yürek
Değme felek değme zalim, özge dinime benim
Başı dumanlı yaylam, seni bırakmam kalleş düşman eline
Sarsın çevreni, dokundurmaz korkusuz yürekler zülfün teline
İçlenme hiç seni bırakmaz dadaşlar fesat düşman diline
Değme felek değme zalim, özge dinime benim
ÜÇ BİN ŞEHİT
Mehmet DAĞISTANLI
Zemheride Sultan dağı horlanmış
Dar sokakta Ağa Çavuş zorlanmış
Beyaz köynek al kanlara bulanmış
Üç bin şehit verdik neyleyim
Huzuru mahşere hesabım kalsın
Feryadım, figanım göklere çıksın
Ağa Çavuşu aldılar ahım taşa çalsın
Üç bin şehit verdik neyleyim
Mevlüt’ü, Nano bacıyı gören oldu mu
Gölbaşı’ndan gidenleri soran oldu mu
Eşdiğin mezer kan kuyusu oldu mu
Üç bin şehit verdik neyleyim
Sultan Sekide hünkarım vardır
Hünkarım kaldırın derdimiz vardır
Dua sende, hüküm sende zarımız vardır
Üç bin şehit verdik neyleyim
VURDULAR BENİ
Mehmet DAĞISTANLI
Dereydim Yanık Dere dediler
Zalım Ermeni’ye silah verdiler
Kapıma her gün çete saldılar
Tez gel oğul tez gel vurdular beni
Yakıp da kefensiz gömdüler beni
Ağalar beyler durmayın böyle
Erzurum yandı bir çare söyle
Mevla’ya niyazım bir kerem eyle
Tez gel oğul tez gel vurdular beni
Yakıp da kefensiz gömdüler beni
Çiçeği solmuş dallara döndüm
Kolu kırılmış kullara döndüm
Ateşe yanmış dillere döndüm
Tez gel oğul tez gel vurdular beni
Yakıp da kefensiz gömdüler beni
Topdağında evim var benim
Kaf dağında izim var benim
Mecidiye, Aziziye adım var benim
Tez gel oğul tez gel vurdular beni
Yakıp da kefensiz gömdüler beni
Üç bin kişi kefenlere sarılır
Figanlardan yer yerinden yarılır
Elbet bunun bir hesabı sorulur
Tez gel oğul tez gel vurdular beni
Yakıp da kefensiz gömdüler beni
ÖLÜRÜM
Mehmet DAĞISTANLI
Asırlardır bu pınardan su içtim
Erzurum’un sofrasına ölürüm
Lokmamı böldüm kol gerdim
Dadaşların narasına ölürüm
Kadınları erkekleri bar tutar
Bakışları yüreklere güç katar
Beş bin yıllık yüreklerde vekar
Elde hançer coşmasına ölürüm
Sazımdır, sözümdür, özümdür o
Alnı kırış, eli toprak kokandır o
Nakış nakış kilim dokuyan elimdir o
Nene Hatun yazmasına ölürüm
Kızı kızanı silah almış milisi var
Göğsünde güller açmış yarası var
Cihana baş kaldırmış bacısı var
Kara Fatma postasına ölürüm
Namusum, arım, hayam açıktır sinem
Asırlardır hiç bitmez mi bu çilem
Doksanüçte, onsekizde ağlamış ninem
Kurşun geçmez muskasına ölürüm
Palandöken sular gibi sel olmuş
Sazlıklar sunalara göl olmuş
Cümle dosta yaren, kul olmuş
Aras gibi akışına ölürüm
ŞEN DEĞİL AĞAM
Mehmet DAĞISTANLI
Dervişağa’da bir evim var
Şen değil ağam şen değil
Deva bulmaz bir yarem var
Şen değil ağam şen değil
Süngü kapıya dayandı
Dervişağa al kanlara bulandı
Şahım Yanık Dere’de yandı
Şen değil ağam şen değil
El ele tutuştu çıktılar yola
Topdağıda ilkin verdiler mola
Nasıl kıydılar bunca insana
Şen değil ağam şen değil
Zebani gibi girdiler yurda
Hasanım’ı alıp düştüler yola
Gitme bebem kalırım darda
Şen değil ağam şen değil